23 Şubat 2010 Salı

Hoşgeldin Hocam !


Yapılan toplantı sonrasında açıklamalarda bulunan Şekerci, Güller ile sezon sonuna kadar başarıya endeksli bir anlaşma yapmayı planladıklarını belirterek, ''Yeni teknik direktörümüz Serhat Gülleri ile her konuda el sıkıştık ve prensipte anlaştık.

21 Şubat 2010 Pazar

KafKaf Toparlan Artık !



Bank Asya 1. Lig'in 23. haftasında Kayseri Erciyesspor evinde Karşıyaka ile 2-2 berabere kaldı. Maçın gollerini Kayseri Erciyesspor'dan 10. dakikada Mehmet Türkmehmet ve 60. dakikada Mehmet Al atarken, Karşıyaka'nın gollerini 73 ve 90. dakikalarda Emrah kaydetti

19 Şubat 2010 Cuma

Sessiz Gecenin Sonunda Gururlandık .




Bu sessizlik bizi öldürecek. Seyirciyi özledik, coşkuyu özledik, Kaf Kaf çekmeyi özledik.
Daha 2 maç var. İnşallah şu Kartal kupa maçını kazanırız eşleşeceğimiz takımla kendi sahamızda sessiz oynarız ve Konya maçında taraftarımıza kavuşuruz.
Dün gece iyi oynamadık fakat kazanmayı bildik. İyi oynayıp kaybetmekten iyidir. Bu üç puan bize ilaç gibi gelecek. Ayrıca GURUR’u kazandık.
Kalemizde Necati
Geri dörtlüde, Volkan, Gurur, Mustafa, Kerem
Orta sahada, Köksal, Aykut, Kıvanç, Timuçin
Forvette, Okan, Emrah
Necati mükemmel oynadı. 1. devre 4 2.devre 2 net gollük pozisyonu kurtararak galibiyette önemli bir rol oynadı. Geri dörtlüde Volkan ofansa katılmaya başladı. Defans görevinide iyi yaptı. Alt yapımızdan yetişen Gurur Necati ile birlikte dün Karşıyaka’nın en iyisiydi. Attığı golle de fırsatçı olduğunu gösterdi. Mustafa sezon başındaki formundan uzak gözüküyor. Haftaya Fuat’ın sakatlığı geçer Fuat Gurur göbekte oynar kanısındayım.Kerem sol bekte vasattı. Duran topları Reha hoca özellikle sağ kanattan Kerem’e kullandırdı. Ofans yönü hiç yok. Yediğimiz golde 40 metre uzun top atıldı, araya girip kesebilirdi. Eldeki malzeme bu. Reha hoca bu mevkide Serkan,Taha,Kerem kim iyi olursa onu oynatacak.

Orta sahada Köksal çok iyi futbolcu ancak henüz o iyi futbolcu sahada yok. Top ayağına okadar yakışıyorki. Özellikle ceza sahasında ve yaratılan boş alanlarda çok etkili oluyor. Dün Emrah’a golün pasını verdi. Diğer pasında ise Emrah’ın şutunu kaleci kurtardı. Erciyesspor da Emrah ile beraber oynadıkları için birbirlerinin özelliklerini iyi biliyorlar. Aykut bana göre görevini iyi yaptı zaman zaman ileri çıkarak isabetli şut atabiliyor. Erciyes kalesine atilan 4 isabetli şuttan ikisini Aykut attı birisi gol oluyordu kaleci kurtardı.

İsabetli şut yüzdemizi takım olarak arttırmalıyız. Bir maçta 4 isabetli şut atabiliyorsak maç kazanma şansımız az olur. Kaptan Kıvanç görevini yaptı. Hakemle oynamasa daha iyi olacak.Gereksiz yere sarı kart gördü. Topa iyi vurabilen her iki ayağını da kullanabilen bir oyuncu kaleye şut atmıyor.

Timuçin oyunda kaldığı süre içinde vasattı.Soldan yaptığı ortalarla etkili olmaya çalıştı. Alta yapımızdan yetişen Timuçin’den daha çok beklenti içindeyiz.

Forvette Okan’ın kalitesinden hiç şüphemiz yok. 90 dakika sahada kalması gereken bir oyuncu heran oyunun kaderini değiştirebir. İkinci golü erken atıp,takım rahatlasa Erçağ oyuna girebilirdi. Okan dün sahada yok gibiydi Fakat Erciyesspor 2 oyuncu ile Okan’ı marke etti. Bu yüzden Reha Hoca doğru olanı yaptı. Emrah golünü attı 2 tane de kaçırdı. Daha iyi olacak.
1.Devre Erciyes ceza sahasına 12 kez girdik Erciyes bizim ceza sahamıza 6 kez girdi.
Biz 2 net gol pozisyonu yakalayıp,1 ini golle neticelendirdik.
Erciyes 4 net gol pozisyonu yakalayıp,gol atamadı.
2. Devre Erciyes ceza sahasına 6 kez girdik. Erciyes bizim ceza sahamıza 10 kez girdi.
Bizim 2 net gol pozisyonumuz var 1 i gol oldu.Erciyes 4 net gol pozisyonu bulup 1 gol attı.Maç boyunca biz 3 korner attık.Erciyes 4 korner attı.Biz 4 isabetli şut attık.Erciyes 2 isabetli şut attı.
Bu istatistiklere göre kazındıysak bu başarıdır.6 haftayı geride bıraktık.Takımın oturması için 10 haftadan 4 haftalık bir süreye daha ihtiyacı var.Rakibe pozisyon vermeyen dirençli,daha fazla pozisyon bulup daha çok gol atan takım için hep birlikte sabredeceğiz.Şimdi önümüzdeki Kartal kupa ve deplasmanda oynayacağımız Çanakkale maçlarına bakalım.Bir deplasman galibiyeti bize ilaç olur.

İşe formadan başlamak gerekiyor


Forma işin simgesi. İşin başlangıç noktası.

Bu kulüpte değişim formadan başlayacak.
O nedenle forma çok önemli.
Geçenlerde mail kutuma “2012 Şampiyonlar Ligi finali: Karşıyaka-Real Madrid” diye bir görüntü yollamışlar.
Düşüncesi bile heyecan vericiydi.
İzledim ve düşündüm.
Neler geldi aklıma neler…
Biz nerdeyiz Şampiyonlar Ligi finali nerede?
Ama her şey bir hayalle başlar. Öyle değil mi sahiden?
* * * * * *
Geçtiğimiz günlerde Bugs Bunny Show’un çıkışında Mutlu Altuğ ile konuşurken Mutlu laf arasında;
“Ben şube başkanıyken takımın giyeceği formaları ben çiziyordum” dedi.
Forma konusuna zaten takık vaziyetteyken bu laf beni iyice gaza getirdi.
Asıl pazartesi günkü Altay maçında futbol takımımızın giydiği formayı gördükten sonra uzun bir “Offf” çektim.
Gerçekten de “Offf” ve yeter.
Ben futbolu seven bir adamım. Televizyon karşısında saatlerce canlı maç izleyebilirim.
Avrupa’nın değişik liglerinden maçları izlerken o takımların stadlarını, formalarını, bazen maç sırasında taraftarlarının gösterilerini inceliyorum.
Hanginiz incelemiyordur ki?
Bir de maç öncesi reklamlar nedeniyle izleyemediğimiz şovları var.
İzle ve kahrol.
* * * * * *
Bizim takımımız bu sezon bir çok maça Daltonların yakalandıktan sonra cezaevinde taş kırarken giydikleri mahkum elbisesi gibi bir formayla çıktı.
İskoçya’nın Celtics’inin meşhur formaları.
Onlar da her maça o formayla çıkmazlar. Tarihi formaları diye giyiyorlar.
Size ben bir şey söyleyeyim mi?
Bugüne kadar Karşıyaka’nın en güzel forması 80-81 sezonunda o ilk şampiyonluk mücadelesinde giydiğimiz formadır.
Altın Kafa Murat’ın 35 metreden Göztepe’ye gol attıktan sonra sevinç fotoğrafında o formanın güzelliği görülür.
Genç arkadaşlar için formayı anlatalım.
Adidas gibi düşünün. Kollarında üç çizgi. Ama yeşili bugünkü formaların yeşili gibi değil.
Daha açık ve daha güzel bir yeşil.
Altına da kırmız şort…
Bugüne kadar gördüğüm en şık Karşıyaka forması.
O forma bir daha da kullanılmadı. 30 sene öncesinin forması.
Karşıyakalılar artık takımlarının sahaya özelliği olan bir formayla çıkmasını istiyorlar.
Klasik çubuklu ve iki parçalı formaların hiçbir özelliği yok.
Şöyle adam gibi bir formamız olsun.
Takım maça çıktığında sahaya estetik olarak bir renk katsın.
* * * * * *
Bu da ayrı bir vizyon gerektiriyor.
21. yüzyılda futbol yönetimi başka bir iş yönetimine benzemiyor.
Forma satmak istersen hem iyi futbolcu getireceksin hem de güzel forma yapacaksın.
Futbolun yan gelirlerinin farkına varacaksın.
Şöyle güzel bir stadın olacak.
Farkındaysanız bugüne kadar sadece “Stad yapacağız” sözünden başka bir söz duymadık.
Stadın olacak, gelirlerin olacak, sağlam bir alt yapın olacak…
İşte Karşıyaka Spor Kulübü’nde bu yüzden değişim gerekiyor.
Bu kulüp değişecek. Bazıları istemese de değişecek.
Alsancak Stadı yıllardır değişmedi.
Türkiye’de bir çok stadyum Avrupa ile boy ölçüşür hale gelirken Alsancak Stadı’nın açık tribününün üstü bile kapanmadı. Kapalı tribünü bile kapalı değil. Ben 6 yaşında maç izlerken de aynıydı şimdi de aynı. Bir tek plastik koltuklar eklendi o kadar. Alsancak Stadı artık çağ dışı.
Değişmeyen kaybeder. Değişen ve çağa ayak uyduran gelecekteki yerini alır.
Değişimin habercisi…Karşıyaka formasıdır.
Karşıyaka Spor Kulübü’nün geleceği için işe formadan başlamak gerekiyor.
Karşıyaka forması değişecek. O forma çağdaş bir forma olacak…
Artık zamanı geldi…

Körlük


Futbolun adaleti yok derler. Kimi zaman bu kavram doğruluğunu ispat eder.

Ancak bu bir takımın doksan dakika boyunca baskı yapıp ataklar bulmasından çoğu topun direkten dönmesinden ve benzeri şekilde kaçırılan % 100 gol pozisyonları olup maçı kaybettiğinde söylenir.

Bu açıdan bugünkü maça bakarsak, bu kavram Karşıyaka ve bugün oynadığı futbolla ilgili söylenebilecek bir durum değildir.

İkinci yarı oyuncu sayısı dengelendikten sonra sahaya sonradan giren Güney ve Eser ikilisini yarattığı pozisyon dışında bir pozisyon yoksa zaten maçı alamazsınız.

Ama gelin görün ki bu adaleti saha içinde dağıtacak kişiler olan hakemler bugün bu skorun çıkmasında bilerek ya da bilmeyerek % 100 etkili olmuşlardır.

Bilerek yada bilmeyerek diyoruz çünkü malumlarınız olduğu gibi Almanya’da ortaya çıkan bir bahis skandalı ve hala kimin ne yaptığının ortaya çıkmaması insan aklının şüphelerle kendini kemirmesine yol açıyor.

İşe bu yönden bakarsanız çok vahim. Acaba maçın berabere bitmesi mi istendi? Bu soru somut deliller ortaya çıkmadan anlaşılmaz. Bu yüzden de bu noktadan uzaklaşıp, hepimiz gibi bir insan olan hakemin yanlış yaptığı düşünelim.

O zaman da bu Bülent Yıldırım isimli hakemin maçı bilmeden nasıl rezil ettiğini görelim.

12 sarı 2 kırmızı kart ve bir uyduruk penaltı kaçıp giden puanlar, bozulan moraller ve kaybolan emekler.

Şahsen merkez hakem komitesinden rica ediyorum 1.Lig maçlarına Süper lig hakemlerini vermesinler ya da bu ligin süper ligden daha mücadeleci, birbirine denk takımlardan oluştuğunu, takımların büyük özverilerle mücadele ettiğini anlatsınlar ki “Ben süper ligden geldim. Ben kralım, siz de benim kullarımsınız “ edasıyla maç yönetmesinler..

Verilen penaltı kendini Süpermen zanneden Emre Aktaş’ın uçuşu sonucunda verildi.

Arkasından doğal olarak haksızlığa isyan eden futbolcuların tepkileri karta dönüştü.

Bu sefer bu kararın altında ezilen hakem gereksiz fauller ve kartlar göstermeye başladı.

Adana aleyhine kartlar üretti ve aklı sıra maçı dengeledi.

Tekrar ifade ediyorum. Bu lige burnu Kaf dağında olmayan her türlü hakem gelsin. Ama bu halde gelecekse Süper lig hakemi hiç gelmesin.

Adalet ancak böylece adil dağıtılacaktır. Bakalım devre arasında pozisyonun tekrarını izleyip penaltı olmadığını söyleyen gözlemci İlhami Kaplan ne rapor yazacak? Bakalım Bülent Yıldırım haftaya hangi maçı yönetecek.

Yazıklar olsun kraldan fazla kralcılık yapanlara ! Ve kendini kral zannedenlere

Geçmişimiz İtibarımızdır


Ağacın itibarıdır;


Vurun ulan vurun.! Ben bir bir zeytin ağacıyım bildiğin gibi. Bu kutsal topraklarda gövdem şarapnel parçası, dallarım mermi yarası. Ben bir zeytin ağacıyım. Vatanımın üstü kapkara bulutlar, hainler etrafımı sarmışlar. Ay yıldızlı bayrağımı çiğneyip karargahlara çıkmışlar. Ben bir zeytin ağacıyım bildiğin gibi. Güneşi en son bilmem kaç yıl önce gördüm. Yapraklarıma yağmur damlaları değil, yanan İzmir in külleri degdi. Ben bir zeytin ağacıyım tam şurada.

Yıl 1912 Işılımı gördüm, Işığımı gördüm. Paramparça olmuş gövdeme sırtlarını dayadılar. Dokunsalar yıkılacaktım, merhem oldular yarama ve yıllar sonra ilk kez o gün yağmur damlacıklarını hissettim zeytin tanelerimde. Işığım, Işılım; Kuvay-i milliye ateşiyle ısıttın üşüyen köklerimi. Önce üç, beş idiler, sonra onlarca oldular, daha sonra binlerce ve sayamayacağım kadar çoğaldılar. Onlar çoğaldıkça köklerim her yere saldı. Onlar çoğaldıkça köklerim bu vatanı temelinden kapladı. Artık dallarım, kardeşim KAYA nın bedenine ulaştı.

Kayanın itibarıdır;

Zübeydem bak; Kardeşim ağaç dallarını uzatmış bize, siper etmiş yapraklarını üstümüze.
Zübeydem, mavi gözlümün anası, kalk da bak korkma! Sen sarı saçlımın emanetisin. Korkma binlerce kayanın içinden seçilmişim, mezarının üzerinde bir bekçiyim. Bak, ne fırtınalar koptu, ne kasırgalar. Dağlar yıkıldı, nehirler taştı, beni mezarından atmaya çalışan yıldırımlar patladı. Korkma, ben buradayım, sen bana atamın emanetisin. Gövdeme rüzgarlar çarptı, mezarını tarrumar etmek isteyen dolular yağdı. En fazla üzerimdeki tozu aldılar.

Zübeydem, bak gene geliyorlar. Ellerinde YEŞİL KIRMIZI çiçeklerle. Gene dualar okuyacaklar, gene sana diye bana dokunacaklar, kainatta hiçbir kayada olmayan sıcaklığı gene bende duyacaklar.
Kardeşim arma gene üzerlerinde olacak.

Armanın itibarıdır;

Ben bedenlerde değil, kalplerde yaşarım. Adım KARŞIYAKA'dır. Yeşilim islamiyetten, kırmızım şehitlerin kanındandır. Binlerce armalar vardır bu yer kürede, benim farkım, AY YILDIZIMDIR. Kardeşim zeytin ağacının tam altında doğmuşumdur. Ben bedenlerde değil, kalplerde yaşarım. Aynı diğer kardeşim, kaya gibi. Hani demiştim ya, ay yıldız vardır diye göğsümde, işte o KEMALİMİN dokumasıdır yüreğime. Bu da benim diğer bir farkımdır.

Binlerce ruhun içindeyimdir. Kar, yağmur, çamur, farketmez hepsi peşimdedir. Bir gölge gibi takip ederler. Onların göz yaşları yıkar benim asırlık bedenimi. Kimisi canını verir uğruma, ÖZGÜRÜM gibi, kimisi cananını verir. Stadları mabete çevirirler, türküler, şiirler şarkılar, yazarlar uğruma. Her birinin rüyasına girerim tek tek. Dokunurlar bedenime sım sıkı, sarılırlar gitmeyim diye. Uyanmak istemezler bu rüyadan kaybolmayım diye. Ey MECNUN kalk da mezarından gör, işte AŞK budur. Çünkü ben bedenlerde değil, kalplerde yaşarım.

Herşey için Teşşekkürler Hocam !



Karşıyaka Başkanı Akif Ersezgin, tesislerde yaptıkları 8 saat süren toplantının ardından teknik direktör Ümit Turmuş ile yollarını ayırdıklarını belirtti. Bu yönetim işi bilmiyor . Ama yönetim istifa diye bağırmak bizim işimiz değil.

18 Şubat 2010 Perşembe

O Gece Bu Sene'nin Doğuşu



Karşıyaka tribünlerinde binlerce kişinin hep bir ağızdan haykırdığı, gazetelerin manşetlerinden, Başkanın, yöneticilerin demeçlerinden düşürmediği "O GECE BU SENE" sloganı...
Nasıldı bu tezahüratın doğuşu, tekrardan nasıl gündeme gelmişti?

İşte O GECE BU SENE'nin doğuşu.

1981'de Göztepe'yi, 1982'de Antalya'yı, 1983'de Denizli'yi 1984'de Eskişehir'i, 1985'de Samsun'u, 1986'da Bolu'yu 1. lige yollarken hepsinde averajla ikinci sırada bakakalmıştık rakiplerimizin çıkmasına.
Taraftar olarak isyanın boyutu ülke sınırlarını aşmıştı. Hergele Meydanı'nın o dönemlerdeki değişmez simalarından olan grubumuz, sabır taşlarının çatladığı 7. yıla yönetimimiz iddiasız başlayınca doruklara ulaşan "Ne Zaman Gelecek O Büyük Gece?" tezahüratına ağzımızdan "O Gece Bu Sene" sözleri dökülüverdi.
Ve o hafta içinde bu pankart yaptırılarak, maçlara asmaya başladık.
1987 Mayısında Adanaspor'la oynayıp şampiyonluk turu attığımız maçta ve BAŞKA KUPA KALDI MI? dedirten basket maçlarındaki zaferlerde anlamını pekiştiren pankartımız, 1994 ve 1996 şampiyonluklarını da gördü.
Yine sabır taşlarının çatlamaya başladığı andan itibaren yeni nesillere iletilmek üzere Yeşil-Kırmızı ekibine o dönemlerde kullandığımız arabamızın 35½ KSK 07 plakasıyla birlikte orjinal "O Gece Bu Sene" pankartını teslim ettik.
Yeşil Kırmızı Ekibi pankartımızın sloganını haberlerinde ve yazılarında kullanmaya başlayınca O GECE BU SENE artık herkesin dilinde bir tezahürat haline geldi.
Orjinal pankartımızın maçlarda yeniden yer almasıyla yine şampiyonlukların geleceği inancıyla nice erişilmez başarılar KSK nin olsun...

KUTSAL TOPRAKLAR KARŞIYAKA !..

17 Şubat 2010 Çarşamba

Yollar mı aşkımıza engel ?


Termometre eksi dereceyi gösteriyor. Kar yağışı şiddetini iyice arttırmış. Buz tutmuş yollarda maçın başlamasına üç saat kala, 120 kilometre hızla Samsun’a varmaya çalışıyoruz. Bekle bizi Karadeniz şampiyon takımın taraftarı, biz geliyoruz.
Sadece Samsun deplasmanı değil, arkadaş arasında her deplasmana neyle gideceğimiz, nasıl gideceğimizi konuşuruz. Samsun deplasmanı içinde iki – üç hafta öncesinden heyecan içimizi basmıştı. Günler öncesinden planlarımızı yapmıştık. Otobüs organizasyonu olmasa bile her ihtimalle gidecektik aşkımıza destek vermeye. Ama sağ olsun ağabeylerimiz bizi zor durumda bırakmadan otobüslerimizi kaldırdılar ve aslanlar gibi üç otobüslük bir konvoyla yola çıktık .
Kutsal topraklarımızda hava çok güzeldi ama Uşağa varınca işler değişti. Termometreler 0 dereceye düşmüştü bile. Afyon’dan sonrası tamamen kar kaplıydı. Tüm olumsuz hava koşullarına rağmen otobüsün içerisindeki herkes şampiyonluk şarkıları söylüyordu. Sabah uyandığımızda beyaz örtülerle kaplı Ankara’yı yeni geçmiştik. Kırıkkale’de mola vermek için indiğimizde her yerimizi buz kesmişti. Mola sonrası tekrar yola çıktığımızda saatlerimiz 10.00 'u gösterirken maça sadece 3 saat kalmıştı ama havayı görmeliydiniz. Asfalt buzdan gözükmez halde her taraf bembeyaz. Kar yağışı nedeni ile şoförün gözü yolu zor görüyor. Saatte 120 km hızla gidiyoruz. Akıl, mantık işi değil. Ama hepimiz öyle inanmışız ki herkesin tek söylediği söz “Kaptan ya ölürüz, yada maça yetişiriz” Sanki futbolcu kardeşlerimize yardıma gecikmemiz kabul edilemez bir durummuş gibi yolda hepimiz birbirimize kenetlenmiştik.
Saat 12.30 civarından nihayet Samsun tabelasını gördük. Polis araması ve eskort eşliğinde stada götürüldük. Saat tam 12:55 'i gösteriyordu ki biletlerimizi alarak tribündeki yerlerimize koştuk. Samsunlu arkadaşlar sağ olsunlar hoş geldiniz tezahüratları ile bizleri selamladılar. Tribünden Karşıyaka’mızı izlerken büyük bir şevk duyduk. Futbolcularımız sanki her pas verişlerinde “O GECE BU SENE” marşını söyler gibiydiler. Savaş’ın güzel golü aşkımızı 1-0 öne geçirmişti. Öyle bir sevinç vardı ki tribünlerde. Tellere çıkanlar, sevinçten ağlayanlar hepsi bir arada yumak olmuş gibiydi. Muhteşem taraftarın yine yanında marşını haykırıyorduk Karadeniz’e.
Maçın sonu Karşıyaka’mızın 2-1 üstünlüğü ile sona erdi. Herkesin gözlerinden sevinç akıyordu. Sanki herkes aynı anda sevgilisine kavuşmuş yada çocuğu olduğu haberini almış gibiydi. Otobüse bindiğimizde ise dönen muhabbetler liderle aramızdaki puan farkının nasıl kapanacağı, kaç maçta kaç puanla öne geçeceğimiz yönündeydi. Çok değil dört hafta önce düşmeyelim yeter denilen bu takıma inandıktan, birlik beraberlik olduktan sonra nelerin olabileceğini cümle aleme göstermiş olduk.

Maçı Katletmeden ..




Kayseri Erciyesspor-Karşıyaka: Mustafa İlker Coşkun

16 Şubat 2010 Salı

"İzmir hak etmediği bir konumda"