22 Ocak 2010 Cuma

Konu Göztepe Olunca ..


Karşıyakalı nerede ne yapacağını çok iyi bilir. Yerine göre en efendi, yerine görede en çirkef taraftardır. Özellikle konu Göztepe olunca Karşıyakalının hassasiyeti ve ruh hali biraz daha değişir.

Bir gün Kemal ve ben oturuyoruz. Kız arkadaşlarımızı, eşlerimizide alalım bir maça götürelim dedik. Düşündük taşındık en masum maçı seçelimde, maçtan sonrada gerçekten ne kadar masumane eğleniyolarmış desinler diye Tuborg - KARŞIYAKA basketbol maçına gittik.

Her türlü önlemide önceden düşünerek şerefli de ailelerin arasına oturduk. Buraya kadar her şey çok güzeldi. Hatta ellerimizde popcornlar, kolalar tam centilmen sporseverler gibiyiz.

İlk çeyrek sona erdi. Her şey normal, arada birbirimizin kulağına fısıldıyoruz “onlarda sevdi bu işi” diye.

Ne olduysa o andan sonra oldu. Yaklaşık dört – beş sıra arkamızda 7-8 kişilik bir grup her tuborg basketinde sanki şampiyon oluyolarmış gibi bağırıyolar, dönüp onlara bakan ailelerede ne bakıyorsun diyerek tersliyolar.

İçimizden şöyle düşünüyoruz, “Hay allahım ne gereği var şimdi bu maçta bunun?”
Bizde yavaş yavaş dönüp bakıyoruz. Bu arada, yanımda kız arkadaşım “Ne bakıyorsun Enis sanane?” diyor. Aynı sesler Ali'nin, Kemal’in ordan da geliyor.

Yarı olmasına yakın bir tanesi aşağı inerken başladı bir tezahurat mırıldanmaya
“..oooo şampiyon Göztepemiz” diye. Orda anladık biz bunların neden oraya geldiklerini. Bir şeyler yapmamız lazım, pozisyonu iyi ayarlamamız lazım.

Tam yarı oldu hepimiz eşlerimize döndük ve ne istersiniz diye sormaya başladık. İstemiyoruz hiçbir şey diyorlar, yok yok su için bari diyoruz. Amacımız aşağıya inen Göztepelileri sıkıştırmak tabii.

Ali'yi özellikle aşağıda bir şey yapmaması için uyardık. Daha tribünde merdivenlerden inerken başladı arbede yaşanmaya. Dahası aşağıda polisin arkasında Kemal ile Ali bir tanesini döverken kadın polis ne olduğunu görünce sanki bu tür olayları ilk kez görüyormuş gibi bastı çığlığı.

Bu arada yukarı çıkıp çıkıp diğerlerinide topluyoruz aşağıya. Neyse her şey bittince yukarı çıktık, oturduk. Biz gayet huzurluyuz, etraftan gelen “dağın başımı burası?” söylemlerine rağmen.. Bizi eleştirenlere siz bilmezsiniz onları diyerek kendimizi de savunuyoruz.

Çok iyi hatırlıyorum ki o maçın ikinci yarısı yanımda oturan kız arkadaşımın piskolojik işkencesiyle maç cehenneme dönmüştü. Ama olmuyor işte, bu tür olaylara sessiz kalamıyoruz, tutamıyoruz kendimizi.

O gün bugündür hiç bir maça kız arkadaşımızı götüremedik, ne zaman maça gidiyoruz desek, “holigansınız siz” lafını duyuyoruz.

Olsun varsın KARŞIYAKAMIZ yensin yeter. O Göztepelilerde nereye girip, nereye giremiceklerini bilsinler...


RAHAT DURAMIYORUZ, RAHAT OLAMIYORUZ


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder